Uzaktan Eğitimde Seyirci Etkisine Dikkat!

Uzaktan Eğitimde Seyirci Etkisine Dikkat!

Çocuklar, uzaktan eğitimde öğretmeni seyreden öğrenciden aktif hale nasıl geçer?

Süleyman BELEDİOĞLU

Süleyman BELEDİOĞLU

Uzaktan eğitimde ebeveynler çocuklarını nasıl desteklemeli, nelere dikkat etmeli?

“13 Mart 1964’te Kitty Geneovese adlı genç bir kadın New York’un Queens ilçesindeki evine giderken, herkesin gözleri önünde tanımadığı bir adamın bıçaklı saldırısına uğradı. Olay evinin çok yakınlarında gerçekleşti ve çok sayıda komşusu yardım çığlıklarını duyduğu, olaya tanık olduğu halde hiçbiri ne polisi aradı ne de Kitty’e yardıma koştu. Herkes olan biteni sadece seyretti. Oysa olaya tanık olanlar eğitimli ve duyarlı kişilerdi aslında. Ama ne olmuştu da hiç kimse Kitty’e yardım için parmağını dahi kımıldatamamıştı.”

Bibb Latane ve John Darly isimli iki sosyal psikolog bu olaya, herkesin baktığı gibi “empati eksikliğinden” değil de farklı açıdan bakmaya karar verdi ve araştırma yapmaya başladı. Latane ve Darly, şahit sayısının fazla olmasının bu tür tanık davranışlarının üzerinde baskın bir şekilde etkili olduğunu düşünüyorlardı.

Bu iki araştırmacı bir dizi ve uzun yıllar sürecek olan deney çalışmalarını başlattılar. Sara krizinden, yangın alarmına, gaz sızıntısından trafik kazasına kadar bir yığın sosyal olayda, şahit sayısı arttıkça ortaya çıkan bireysel davranışları gözlemlediler ve inceleyip analiz ettiler.

Sonuç olarak gördüler ki; yardım eden sayısı arttıkça, kişilerin gayreti düşüyor. Tanık sayısı arttıkça, tanıkların herhangi birinin kendiliğinden öne çıkarak ihtiyaç duyan kişiye yardım etme ihtimali zayıflıyor.

Oysa olaya tek başına tanık olunduğunda, kişi kendisini birinci dereceden sorumlu hissederek aniden harekete geçiyor ve farkında olmadan bir anda olayı seyreden durumundan çıkıp, sonuçta etkili olmaya çalışan bir oyuncu oluveriyordu. Latane ve Darley, tanık sayısına göre ortaya çıkan bu değişken durumu “seyirci etkisi” olarak kavramlaştırıp çığır açan çalışmalarına buradan hareketle devam etmişlerdir.

Latane ve Darley’in seyirci etkisi şunu net olarak ortaya koymuştur: Yardıma ihtiyacı olan kişinin çevresinde ne kadar çok insan varsa, herhangi birinin yardım etme ihtimali de o kadar düşmektedir.


SEYİRCİ ETKİSİ VE EĞİTİM



İnsanların yazabilen ve yazılanı okuyabilen durumuna gelmesi, sembolik düşünme becerilerinin önemli bir aşamaya geçmesini sağlamış ve bu durum zihinsel gelişim süreci açısından sıçramalara yol açmıştır.

Yazan ve okuyan durumuna geçen insanların zihinsel sıçramaları anlamına gelen, metabilişsel düşüncenin ve sezgisel aklın gelişmesi, aynı zamanda haberdar olan – sadece bilen insandan, düşünen ve düşünür olan insana geçişi de beraberinde getirmiştir.

Sezgisel akıl ile satır aralarını okuyabilen, yeni durumların şifrelerine erişebilen ve metabilişsel bir zihinsel tepki ile akıl üstü düşünebilen insanlar, zaman içerisinde metaforlar yaparak, zıtlıkları anlamlı bir şekilde birleştirip beklenmedik ürünler elde etmeye başladıklarında artık “DÜŞÜNÜR” prototipinin ortaya çıktığı dönem de başlamış oldu.

Biz de bilimi zorlayan ve bilim insanını aşan “düşünür” boyutundaki araştırmacıların yaptığını yaparak “acaba seyirci etkisi hayatın başka alanlarında da görülür mü?” metaforik sorusunu kendimize sorduk.

Bu soru bizi, bugün eğitimde göze batan en yaygın uygulamalardan biri olan eğitim hizmeti adına öğrencinin etrafını, onun sorularını-sorunlarını çözen uzmanlarla kuşatmanın yol açtığı sorunlara daha yakından bakmamıza yol açtı.

Bilinen bir gerçek ki, hemen hemen dünyanın her ülkesinde eğitim kurumlarının çocuğa verdiği hizmetlerin içerisinde bu uygulama mutlaka bulunmaktadır.

Peki çocuğun yaşadığı akademik soruna tanık olan uzman sayısının bu kadar çok olması ne gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bu konuda yaptığımız araştırmalarda iki önemli sonuca ulaştık:

Birincisi:

Öğrencinin yaşadığı sorunun çözümüne katkı sağlayacak uzman-tanık sayısının çok olması nedeniyle, uzmanlar kendi üzerlerine düşen gayreti tam olarak gösterememekte ve seyirci etkisine kapılmaktadırlar.

İkincisi;

Çocuk evrilmiş bir seyirci etkisine kapılarak, öğrenme ve anlamayı hep bir sonraki uzmana ve onun anlatımına bırakmaktadır. Öğretmen veya öğrenci üzerinde görülen bu seyirci etkisi, özellikle ülkemizdeki “kurs” adı altında faaliyet gösteren oluşumların “soru çözüm saati” adı altındaki uygulamalarında çok daha net olarak görülmektedir.

Soru çözüm saatleri, öğrencinin soru çözen öğretmeni seyretmesi ve öğretmenin de soru çözümünü izleyen öğrencileri “izleme” düzeyinde tutması tarzında karşımıza çıkmaktadır.

Bu tür uygulamalarda mutlaka her eğitim kurumu ve eğitimcinin yapılanın, öğrenciye seyirci mi yoksa oyuncu mu rolünü verdiğine dikkat etmeleri gerekmektedir.

Öğrencilerin problemleri; hep birlikte ve öğretmenleri ile beraber çözmeye çalışmasını “Aklın Notaları” adlı kitabımızda “SOSYAL AKILSIZLAŞMA” başlığı altında ele aldık. Orada da değindiğimiz gibi bu Ringelmann’ın bilimsel çalışmasında karşımıza çıkan tam bir “SOSYAL AYLAKLAŞMA” halidir.

Sosyal aylaklaşma, çıkış noktası farklı da olsa bir yerde seyirci etkisi ile birleşmekte ve her iki çalışma birbirini tamamlayıp güçlendirmektedir.

Sonuç olarak, soru çözen öğretmeni seyreden öğrenciden, soru çözen öğrenciyi gözlemleyip, çözüm adına veri toplayan öğretmene geçmeyi başarmak gerekmektedir. Bu biraz da öğrencilerin, akademik rehberlik ışığında bireysel çalışmalarını desteklemek ve bunu sağlamak anlamına gelmektedir. Uzaktan eğitimde de öğrencinin seyirci etkisine fazlasıyla kapılması mümkün. Çocuk bu döneminde öğretmeni seyreden öğrenciden aktif hale nasıl geçecek?

Pandemi Döneminde Ebeveyn ve Öğrencilere Tavsiyeler



Pandemi döneminde ebeveyn ve çocuklar uzaktan eğitimde nelere dikkat etmeli? Ebeveynler çocuklarına nasıl yaklaşmalı ve onları nasıl desteklemeli? Tüm ebeveynleri meşgul eden bu soruya kısa kısa cevaplar vermeye çalışacağım.

1- Uzaktan eğitimde, ders anlatılırken çocuk not almamalı. Çünkü zihin bölünür, çocuklar uzaktan eğitim sırasında sadece iyi dinlemeye odaklanmalı. Dersi ikinci kez dinlerken küçük küçük notlar alabilirler.

 Çocuk anlatılanlardan belirli sayıda kelime yakalayabilir. Bu nedenle ders öncesi çocuğun o günkü konuya en az 15 dakika göz gezdirmesi, kitaptan çalışması, uzaktan eğitim için oldukça faydalı olur. 

Anlamak ile akılda tutmak farklı bir eylemdir. Her anladığımızı akılda tutabilmemizin imkanı yok.

 Dinlediğini anlamayan, anladığını akılda tutatmayan çocuk streslenir. Bunun mimarı, öğretici ya da veli olabilir. Çocuğu etiketlemeyin. Çocuklar anladığı konunun bir gün içinde yüzde 80’i unutulur. İnsan beyni anladığını değil, üzerinde durulanı hatırlar, kaydeder. Çocuk o kadar zeki ki dersi derste anlar ama tekrar etmediği için beyin kaydetmez. Çocuk anlamış, bildiği halde sınavda stresten yapamaz.



2- Ebeveyn çocuğa koçluk yapabilmeli. Evde olmanın, EBA’nın olumlu yönlerine bakılmalı. Ev bir okul ortamı oldu. Bu nedenle önce ders dinlerken çocuklar, okula gidiyor gibi hazılanmalı. Kahvaltısını yapmalı, giyinmeli. Rahat oturan bir çocuğun zihni, dikkati azalır. Ders dinlerken çocuğun dik ve düzgün oturmalı. Ailenin bunu çocuğa iyi anlatması gerekiyor. Çocuk ders dinlerken, anne baba çocuğun dikkatini dağıtacak şeyler yapmamalı. Evdekiler çok keyifli, eğlenceli işlerle uğraşırsa çocuk dersi takip etmede ve dinlemekte zorlanır. Örneğin evde telefon konuşması bile olmamalı.

3- Uzaktan eğitim sırasında ilkokul dönemi çocukları ders sırasında anne babasıyla birlikte olabilir. Çocuk ders çalışırken veya ödev yaparken yanında kalıp ona destek olabilirler. Anne babanın da çocuk ders çalışırken gazete kitap okuması gerekir. Evdekilerin kendilerine sosyal atmosfer oluşturup, çocuğu bir odaya kapatmamaları gerekir.

4- Aile çocuğun günlük rutinine uymalı.

 Çocuğa günlük planlama yapılması önemli. Hedef olmadan dikkat oluşmaz. Beyin ritmi sever. Beyin her gün aynı saatte yatıp aynı saatte uyanmayı sever. Örneğin uyuma ve uyanma saati sabitlenirse, (biyoritm) dikkatimiz artar, enerjik oluruz. Uykudan çocuk ya da yetişkin asla taviz vermemeli.

5- Çocuğunuz sabah derslerinin hepsini dinledi. Gün boyu da diğer bilgiler bu bilgilerin üzerine eklendi. Ne yapılmalı? Uykudan önce sabah öğrenilenler tekrar edilmeli. Uyumadan önce çalıştıklarımız, okuduklarımız daha çok akılda kalır. En anlamadığı dersi uyumadan önce çalışmasını sağlayın. Bu nedenle ders sonrası TV, bilgisayar serbest demek doğru değildir.

Unutmayın; 

Küçük çocukların hedefi anne babaların takdir ve beğenisini toplamaktır. Anne babanın takdir ve yüzündeki mutluluğu yakaladığında, çocuk için hedef tamamdır.
 Bu nedenle onları sabırla destekleyin, anlatın ve motive edin.

Önemli Hatırlatma

Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.

İlgili Makaleler