Çocuğunuz Fenomen mi Olmak İstiyor?
31 Ocak 2023
Yeteneklerini sergilemek, içerik üretmek, dans etmek, şarkı söylemek, oynadığı bilgisayar oyununu anlatmak... Belki çoğu geçici heveslerle de olsa çocuklar fenomen olmak istiyor.
31 Ocak 2023
Yeteneklerini sergilemek, içerik üretmek, dans etmek, şarkı söylemek, oynadığı bilgisayar oyununu anlatmak... Belki çoğu geçici heveslerle de olsa çocuklar fenomen olmak istiyor.
TRT Çocuk
Çocuğunuz sosyal medyada gördüğü kişiler gibi fenomen olmak istiyorsa ne yapmalı, nasıl davranmalısınız?
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Önder Küçük ve İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, çocukların fenomen olma gibi isteklerine karşı ebeveynlerin yapmaları gerekenler hakkında bilgi verdiler.
Çocuklar sosyal medyada çeşitli risklerle yüz yüze gelebiliyor. Siber zorbalık, tehdit, şantaj bu risklerden sadece bazıları. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Önder Küçük de internet kullanımında yaşanan problemlerle çok sık karşılaştıklarına dikkat çekiyor.
Anne babaların çoğu durumda ne yapacağını bilemediğini söyleyen Küçük, "Öncelikle çocukların ilgi ve merakı, dijital platformları keşfetme isteğinin olduğunu anlamak önemli. Ama bir yandan da bu merakın, bu ilginin yaratacağı tehlikelerin, güvenlik risklerinin de bilinmesi gerekiyor. Bunları biz klinikte çok sık görüyoruz. Yani siber zorbalık üzerinden görüyoruz, çeşitli istismar olayları üzerinden görüyoruz. Çocuğun tehdit edilmesi, sindirilmesi, belli içeriklerin, görsel şeylerin paylaşılmasının talep edilmesi gibi birçok açıdan onların risklerini görüyoruz, gözlüyoruz. En basitinden altına yazılan yorumlar, çocuğun karşılaştığı olumsuz bir yanıt etki bırakan, kötü hissettiren bir duruma yol açabilir. Buradaki sorumluluk anne babanın. Bebeklikten itibaren daha 12 aylık, 18 aylıkken çocuğun önüne YouTube videoları konuluyor. O yüzden de çok erken yaşta bunları görüyor çocuk ve denetimsiz olduğunda da karşılaştığı içerikler ve videolar onun açısından başka türlü riskler barındırıyor. Bu kendi beden algısına dönük bazı riskler barındırıyor olabilir. Çeşitli konularda gördüğü içeriğin yarattığı etki anlamında sorunlar olabilir. Yaşına uygun olmayan cinsel, korkutucu ya da şiddet içerikli videolar hayatını olumsuzlaştıran etkilere dönüşebiliyor." diye konuşuyor.
Önder Küçük, tehlikelere karşı atılabilecek en önemli adımın dijital okuryazarlık olduğunu söylüyor. Çocukların çevrim içi güvenlik konusuda bilgilendirilmesi, eğitilmesi, bilinçli kullanımın nasıl olacağının ebeveynlerle birlikte ele alınmasının önemine değiniyor. Küçük, "Anne baba burada sadece çocuğa karşı koyan, engelleyen bir pozisyonda değil, bu sürece birlikte bakan, gerekirse birlikte üreten konumunda olabilir. Tamamen karşı koyup kapatıp bir şey yapmak yerine biraz daha o çocuğun yaşına özgü bazı içerikler üretilebilir. Yaptığı bir resimi çizip paylaşmak olabilir, bir faaliyet videosu olabilir. Basit bazı oyunlar yapıp yüklemek olabilir. Kişisel hesaplar sadece izin verilen kişiler tarafından görülebilmeli, herkese açık olmamalı. Yani YouTube'da sadece aile üyelerinin görebileceği ya da o linkin ulaştığı kişilerin görebileceği bir hale de çevirebilirler. Burada denetimsiz olması asıl sıkıntılı kısım oluyor. Görüntülerin bütün alana, bütün internet ortamına açık şekilde paylaşılması en net şekilde doğru değil, yanlış." diye belirterek uyarıda bulundu.
9-12 yaş beden algılaması ile ilgili bir öz güvensizliğin de oluşmasının temellerinin atıldığı yaşlar. Kız çocukları idealize edilmiş güzellik standartlarına en çok internette maruz kalıyor. Önder Küçük bu durumu şöyle anlatıyor: "Bir norm görüyor, o görüntüyü, o görseli olunması gereken bir norm gibi algıladığı için ona uyumlu olmayan her beden bölümü, onun için uygun olmayan, güzel olmadığını düşündüğü, değiştirmek istediği, farklılaşmak istediği bir görüntü gibi oluyor. Erkek çocuklarda ise durum biraz daha farklı. En sık gördüğümüz bazı oyun videoları oluyor ama o oyun videoları içeriğinde de şiddet, küfür, argo yoğun düzeyde oluyor. Onların da zamanın çoğu orada geçiyor. Yani her ikisinde de aslında o yaştan beklenmeyecek düzeyde bir davranış biçimi var. Bir noktadan sonra çocuğun sosyal ilişkileri de bozulmaya başlıyor. Bir ortamda, rahatsız olduğu, öfkelendiğinde kullandığı yöntem küfür olabiliyor. Daha çabuk sinirlenen, daha tahammülsüz, daha sabırsız çocuklar da oluşuyor. Bunlar ciddi bir risk aslında. Özellikle ön ergen grubunda." dedi.
İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, "Her gün çok iyi eğitimli insandan dahi dolandırıcılıkla ilgili, sosyal medyada kandırıldığıyla ilgili telefonlar geldiğini belirterek, ebeveyn ve çocukların bu konuda dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyor.
İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, bu platformlardaki yaş sınırının artması gerektiğini ifade etti. Bunun nedenin de dolandırıcılık ve tehdit vakalarıyla sıkça karşılaşılması olduğunu vurgulayan Demirel, "Aslında normalde bütün uygulamalarda 13 yaş sınır olarak görünüyor. Fakat çocukların doğruyu ayırt edebilmesi, sosyal medya okuryazarlığının olmaması, bununla ilgili eğitimler olmaması çocukları bu alanda tehlikeye açık hale getiriyor. Her gün çok iyi eğitimli insandan dahi dolandırıcılıkla ilgili, sosyal medyada kandırıldığı ile ilgili telefonlar geliyor ve bu konuda yardım isteniyor."
Nurhan Demirel, "Sosyal medyada her ne kadar filtreler olsa da çocukların en büyük karşılaştığı şeylerden bir tanesi uygunsuz içerik. Olumsuz davranışlar ve siber zorbalık davranışları. Tehdit, şantaj, hakaret alabilirler. Oyun oynarken biliyorsunuz aynı zamanda yazışabiliyorlar. Burada hakarete uğrayabilirler. Onların hoşuna gitmeyecek lakaplar takılabilir. Yapay zeka ile farklı görüntüler oluşturulup şantaja uğrayabilir çocuk. Sonuç itibariyle orada herkes bir profil oluşturuyor. Oluşturdukları profillerin gerçekte o insanlar olup olmadıkları bilmiyoruz. Dolayısıyla bir çocuk profili oluşturup çocukla arkadaşlık elde edip, çocuğun görüntülerini elde edip veya çocukla dışarıda buluşma imkanı sağlayabilir." diye ifade etti.
En hassas konunun çocuğun mahremiyet ihlali olduğunu ve bu ihlali çoğunlukla ailelerin yaptığını anlatan İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, "Bazen aile olarak paylaşımlar da yapılabiliyor. Çocuğun mahremiyeti var ama bazen aile de bunun farkında değil. Influencer olma yolundaki anne babalar için çocuğun mahremiyeti hiç akla gelmeyen bir detay. Ailenin öncelikle bu konuda bilinçli olması lazım. Çocuğun eğer bir yeteneği varsa, bu yetenekle ilgili ailesi çocuğun önceden mahremiyeti ihlal edilmeden o sosyal medya platformunu bilinçli bir şekilde kullanabileceği şekilde çocuğunu telkin edebilir." diye konuştu.
Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.