Çocuk mu yoksa Anne mi Bağımlı?
13 Aralık 2023
Ebeveynlerin yetiştirme tutumları çocuklarda anneye bağımlılık gelişmesine yol açabiliyor. Bu duruma bağımlı anne sendromu da deniyor.
13 Aralık 2023
Ebeveynlerin yetiştirme tutumları çocuklarda anneye bağımlılık gelişmesine yol açabiliyor. Bu duruma bağımlı anne sendromu da deniyor.
TRT Çocuk
Bağımlı anne sendromu, çocuğun anneye aşırı bağlılık göstermesi, annesi olmadan veya ona danışmadan hayatına devam etmekte zorlanması, bireyleşme sürecini tamamlayamaması olarak tanımlanıyor. Ancak bu durum ebeveynlerin tutumlarıyla yakından ilgili... Aşırı koruyuculuk, otorite, babayla yetersiz iletişim, anne bağımlılığını artıran nedenler olarak görülüyor. TRT Çocuk ekibinden Çocuk Gelişimci Ayşegül Koçali ile bağımlı anne sendromuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
İnsanlar olarak doğduğumuz andan belirli bir yaşa ve olgunluğa ulaşana dek beslenme, korunma gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanabilmesi adına bir bakım verene ihtiyaç duyar ve bu ihtiyacı karşılayacak olan kişi veya kişilere bağımlı olarak yaşarız. Zaman içerisinde ise gelişir, olgunlaşır ve bakım verenlerimizden ayrışmaya ardında da bireyleşmeye başlarız. Bu ayrışmanın uygun zamanda ve sağlıklı şekilde gerçekleşememesi durumunda ise çocuk hayata devam edebilmek adına (çoğunlukla anne olan) bakım verenine bağımlı hale gelir. “Bağımlı Anne Sendromu” olarak da adlandırılan bu durum, çocuğun annesine aşırı bağlılık göstermesi, annesi olmadan veya annesine danışmadan hayatına devam etmekte zorlanması, bağımsız yaşama geçerek bireyleşme sürecini tamamlayamamasını ifade eder. Fark edilip müdahale edilmediği takdirde yetişkinlikte de varlığını sürdürebilen bu durum bireyin sosyal, duygusal, kişilik ve akademik gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Anne bağımlılığının nedenlerine bakıldığında farklı sebepler gözlenebilir. Ancak temelde ebeveynlerin
Çocuklarının sağlıklı duygusal ve kişilik gelişimi için ebeveynlerin dengeli bir tutum içinde olmaları önemlidir. Ancak kimi ebeveynler iyi niyetlerle aşırı koruyucu bir tutum veya korku kültürü üzerine kurulmuş aşırı otoriter, baskıcı tutumlar benimseyebilmektedir.
Aşırı koruyucu tutuma sahip ebeveynler çocukları adına her şeyi kendileri yapma eğiliminde olabilmekte ve bunun sonucunda çocuğun kendi başına bir şeyler yapmasına, yaşına uygun görev ve sorumlulukları almasına engel olmaktadırlar. Bunun sonucunda da çocukta anneye karşı bir bağımlılık gelişebilir ve annesi olmadan bir görev ve sorumluluk alıp yerine getiremeyen, karar vermekte, bağımsız hareket etmekte zorlanan çocuklar haline gelebilirler.
Baskıcı ve otoriter bir tutum sergileyen ebeveynler ise çocuğu sürekli kontrol altında tutma, denetleme, sorgulama, eleştirme ve korku aşılayan bir yaklaşım benimseyebilmektedir. Bu durum da çocukta sürekli annesine danışma, annesinin onayı olmadan hareket edememe, kendi kararlarını verememe, çekingenlik ve özgüven düşüklüğü gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Çocuk annesi olmadan benliğinin farkına varamaz, varsa dahi özerk davranışlarda bulunmaya çekinip korkabilir. Bu da çocuğu annesine bağımlı hale getirir.
Kimi ebeveynler ise sürekli olarak değişken tutumlar sergileyerek yine olumsuz sonuçlar doğmasına zemin hazırlayabilmektedirler. Tutarsız yaklaşımlar çocuğun kendisini güvende hissetmesini engeller. Yaşanan bu güvensizlik de anne bağımlılığının gelişmesine neden olabilir.
Özetle; anne bağımlılığının nedenlerine bakıldığında farklı sebepler gözlenebilir. Bunlar arasında ebeveynlerin hatalı ve problemli yetiştirme tutumları, ebeveyn ile çocuk arasındaki iletişim hataları, babanın çocuk yetiştirme ve iletişim sürecine katılımının eksik veya problemli olması, ebeveynlerin çocuğun özgüven gelişimi için teşvik, tebrik ve destekleme davranışlarında bulunmaması ve güvensiz bağlanma sıralanabilir.
Aşırı korumacı veya mükemmeliyetçi ebeveynlik sonucunda anne her an çocuğunun yanında olmak, ne yaptığından haberdar olmak, sürekli çocuğuna destek ve yardımcı olmak isteyebilir. Kimi anneler bilinçsizce bu yaklaşımlarda bulunabilir. Kimi anneler ise çocuğa kıyamama, çocuğun olumsuz bir durumla karşılaşmasına engel olma, çocuğu başarısız olmaktan koruma gibi kendilerince iyi niyetlerle çocuklarına karşı aşırı koruyucu veya mükemmeliyetçi bir tutum benimseyebilirler. Bu durum sonucunda anneye bağımlı bir çocuk ortaya çıkmış gözükse de aslında düşünülmesi gereken bir başka boyut daha vardır. O da annenin farkında olarak veya olmayarak çocuğa karşı bir bağımlılık geliştirmesidir. Anne, kendisini çocuğu ile var etmiş, hayatının her anında ve alanında annelik rolüne bağımlı, çocuğu yanında olmadığı zamanlarda aşırı kaygı geliştirmiş bir ebeveyn olabilir. Annesinin bu aşırı bağlılığını ve kendisi olmadığında annesindeki kaygı ve huzursuzluğu hisseden çocuk da anneye karşı bir bağımlılık geliştirmeye başlayabilir. Bu durum da olumsuz bir sarmala dönüşebilir.
Anneye bağımlı bir iletişim biçimi çocuğun sosyal, duygusal, kişilik ve hatta akademik gelişimini olumsuz yönde etkiler. Annelerinin yokluğunda kaygı, huzursuzluk yaşayan bu çocuklar bağımsızlıktan kaçınarak yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun bağımsızlık kazanma fırsatlarını reddedebilir ve güvenli olarak kodladıkları annelerinin koruyucu ve kontrol edici tutumlarına devam etmelerine izin verebilirler.
Anneye bağımlı çocuklar sürekli annelerinin onayını veya fikrini almak ister, kendi başlarına karar almakta zorlanır, sorumluluk almaktan çekinir, eleştiriye, kaybetmeye karşı ekstra hassasiyet geliştirebilir ve yeniliklerden korkar hale gelebilirler. Özgüven düşüklüğü yaşayarak tek başlarına yaptıkları her şeyde kaygı duyarak zorluk yaşayabilirler. Okula gitme, arkadaşlarıyla vakit geçirme, sosyalleşme gibi anneden uzak kalmayı gerektirecek durumlardan kaçınırlar. Arkadaş edinme, farklı insanlarla iletişime geçme konularında sorunlar yaşayan bu çocuklar sağlıklı duygusal ve sosyal bağlar kurmakta zorluk çekerler.
Tüm bu sorunlarla bağlantılı olarak çocuk okula uyumda da sorunlar yaşayabilir. Yaşadığı tüm bu sosyal ve duygusal problemler çocukta okula karşı isteksizlik oluşturabilir ve ileri durumlarda okul fobisi veya sosyal fobi boyutuna dahi ulaşabilir.
Anneye bağımlılığın artık bir sorun olup olmadığı değerlendirilirken gelişim dönemlerine ait özellikleri göz önünde bulundurmak gerekir. Yaşamın ilk yılları, bebeğin çoğunlukla anne olan birincil bakım verenine her yönüyle bağımlı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde beslenme, korunma, sevilme gibi en temel ihtiyaçlar anne tarafından karşılanır. Bu nedenle çocuk yaklaşık 3 yaşına kadar annesine sürekli yakın olmak ister, anneden ayrı veya uzak kaldığında kaygılanmaya, huzursuzlanmaya, agresif tavırlar sergilemeye başlayabilir. Ancak zamanla olgunlaşan, fiziksel, sosyal, duygusal yetkinlikler kazanan ve en temelde annesine ve dünyaya karşı temel düzeyde bir güven geliştiren çocuk yaklaşık 3 yaş ve sonrasında anneden ayrışmaya, kazandığı yetkinleri kullanarak özerk davranışlarda bulunmaya ve bireyleşmeye başlar. Yanında veya yakınında olmasa dahi ihtiyaç duyduğunda annesinin var olduğu veya olacağına, ihtiyaçlarının sağlıklı ve güvenli şekilde karşılanacağına dair güven geliştiren çocuğun anne ile ilişkisi bağımlılıktan, güven temelli bir bağlılığa dönüşür.
Ancak belirtilen geçişi sağlıklı bir şekilde sağlayamayan çocuklar hayatlarını anneye bağımlı şekilde yaşamaya devam ederler. Bu noktada ebeveynlerin de yaklaşık 3 yaş sonrasında çocuklarının artık bakıma muhtaç ve kendilerine bağımlı bir bebek değil büyümekte, gelişmekte olan bir birey olduğunu kabul etmeleri önemlidir.
Ancak ne olursa olsun gelişimin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Yaşamın ilk yıllarında uzun süre hastanede yatmak zorunda kalma, göç etme gibi özelleşmiş yaşantılar veya travmalar sonucunda çocukların anneden ayrışma süreleri veya yaşları değişkenlik gösterebilir. Bu gibi durumlarda mümkünse bir çocuk ruh sağlığı uzmanından destek almak en doğru adım olacaktır.
Temelde hatalı tutumların yol açtığı bu sorun bir noktaya kadar tutum değişikleri ile düzeltilmeye çalışılabilir. Ebeveynler çocuğa karşı dengeli bir tutum içerisinde olmaya çalışmalı ve anneye bağımlı çocuğa karşı aşırı koruyucu veya aşırı kontrolcü, baskıcı tutumlar sergilemekten kaçınılmalıdır.
Çocuğun kendi duygu ve düşüncelerini tanımlamasına, ihtiyaçlarını, hedeflerini belirlemesine ve bu hedeflere ulaşmak, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kendi başına harekete geçmesine yardımcı olmak, çocuğu cesaretlendirmek gerekir. Çocuğun yaşıyla uyumlu sorumluluklar alması ve başarma duygusu yaşaması sağlanabilir. Başarısı karşısında takdir edilen, hata yapması durumunda da hala destek görmeye devam edeceğini bilen çocuk sağlıklı bir özgüven geliştirerek birey olma yolculuğuna sağlıklı adımlarla devam edecektir.
Çocuğun annesine bağımlılıktan kurtulabilmesi için annesine gerçekten ihtiyaç duyduğu anda ulaşabileceğine dair bir güven geliştirmesi gerekir. Bunun için çocuğu anneden ayrı kalmaya zorlamamak ve bu güveni, yaşayarak edinmesine fırsat tanımak gerekir. Örneğin, parkta oyun oynarken bir taraftan sürekli annesini kontrol eden çocuktan uzaklaşmamak, onun görme alanında kalarak yanında ve yakınında olduğunu ona hissettirmek ve özerklik girişimlerini desteklemek önemlidir.
Annenin gerçekten tüm ilgi ve dikkatini çocuğa vererek çocukla kaliteli vakit geçirmesi ve çocuğun annesinin sağlıklı ilgi, sevgi ve dikkatini yeterli düzeyde hissetmesi de oldukça önemlidir.
Çocuğu yeni durumlara karşı yaşına uygun şekilde bilgilendirmek ve rahat hissedebileceği, güvenli bir ortam yaratıldıktan sonra çocuktan ayrı kalmak konusunda ebeveynin de rahat ve güvenli bir duruş sergilemesi gerekir. Ebeveyn olarak ayrılık anlarında soğukkanlı olmak, kaygılı görünmekten kaçınmak ve geri gelineceği temin edilerek çocuğun yanından ayrılmak önemlidir. Tekrar bir araya gelindiğinde ise çocuğa kavuşmanın farkındalığını yaşatmak (“İşte geldim, buradayım.”, “Bak yeniden bir aradayız.” vb.) ve ayrı geçirilen sürede de güzel vakit geçirerek sorunsuz şekilde anneye kavuşabileceğini hissettirmek destekleyici olacaktır.
Tutum ve iletişim biçimindeki güven temelli bu değişimler çocuğun bağımlılıktan kurtulma ve birey olma yolculuğunda destekleyici olacaktır. Böylesi bir durumda bir çocuk ruh sağlığı uzmanından da destek alarak daha sağlıklı ve hızlı adımlar atılabilir.
Bağımlı anne sendromunun oluşmaması için en temelde çocuğa karşı dengeli bir tutum benimsenmesi gerekir. Annenin bebek doğduğu andan itibaren hem kendisinin hem de bebeğin duygularını tanımaya, anlamaya ve sağlıklı şekilde yönetmeye çalışması, güven temelli, şefkatli bir ilişki kurmaya çalışması önemlidir.
Çocukların taklit ve tekrarla öğrendiği göz önünde bulundurularak ebeveynden ayrışma, ayrılma konularında çocuğa olumlu rol model olunmalıdır. Ayrılma anında ve ayrı kalınan zamanda dengeli ve sağlıklı bir tavır içerisinde olmaya gayret edilmelidir. Zaman zaman çocuktan ayrı kalabilme konusunda yaşanan kaygı yönetilmeye çalışılmalı, gerektiği durumlarda profesyonel destek alınmalıdır.
Çocuğun bakımı, çocukla iletişim alanlarında babadan, anneanne, babaanne gibi güvenilir kişilerden sosyal destek almaktan çekinilmemelidir. Çocuğun anne dışında güvenilir diğer kişilerle de sağlıklı bağlar kurabilmesine alan açılmalıdır.
Çocuğun ihtiyaçlarını ifade etmesine fırsat vermek ve ifade edişinin ardından ihtiyacının karşılanması da önemlidir. Çocuk henüz dile getirmeden, onun yerine her şeyin yapıldığını, düzenin firesiz devam ettiğini gördüğünde anneden ayrışma konusunda daha çekimser davranabilir.
Anneler, çocuğun yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğünde bunun gerçekten kimin ihtiyacı olduğunu değerlendirmelidir. Yardımın gerçekten çocuğun ihtiyacı mı yoksa annenin çocuğa karşı geliştirdiği bağımlılığın veya problemli, kaygılı bir tutumun çıktısı mı olduğu dürüstçe belirlenmelidir.
Çocuğun yaşamında ve rutinlerinde yaşanabilecek değişiklikler hakkında açıklayıcı bilgiler, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun şekilde ve zamanında verilmelidir.
Çocuğun büyüdüğü ve büyümeye devam edeceği kabullenilmeli ve çocuğun bağımsızlık girişimleri desteklenmelidir.
Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar, görevler verilmeli ve bireyselleşme deneyimleri sunulmalıdır. Tüm bu süreç içerisinde de sabırlı, şefkatli ve kararlı olunmalıdır.
Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.