Masallar Çocukları Nasıl Etkiliyor?
2 Şubat 2023
Gökten üç elma düştü, biri bana, biri okuyanlara, diğeri de bütün çocuklara olsun.
2 Şubat 2023
Gökten üç elma düştü, biri bana, biri okuyanlara, diğeri de bütün çocuklara olsun.
Muhammet Ü. ÖZTABAK
Yüzyıllardır süregelen, nesilden nesile, ağızdan ağıza aktarılan masal geleneğinden en az istifade etme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kuşak var karşımızda.
“Bir varmış, bir yokmuş, Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Pire berber iken, deve tellal iken, Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken,Anam düştü beşikten, babam düştü eşikten...” şeklinde tekerlemelerle başlayıp devam eden ve en sonunda, “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...” şeklinde mutlu sonla biten masallarımızı zamanında hem çok okuduk hem de büyüklerimizden çok dinledik.
İnsanoğlu kendi yaşadıklarını, kendi tecrübelerini masallarda geçen kahramanlara yüklemiş, bir anlamda kendisini değil de masal kahramanını özne yapmış ve gelecek kuşaklara ders vermek, ikaz etmek için bu metodu kullanmıştır. Masallar her ne kadar hayal ürünü de olsa, olağanüstü olaylar olarak görülse de bir yanıyla hayatın tam ortasından gerçek dersler verir. Dolayısıyla masal kahramanlarının karşılaştıkları problemler ve çözümler ile masalın yaşandığı toplum arasında da bir ilişki kurmak mümkün olabilir.
Yüzyıllardır süregelen, nesilden nesile, ağızdan ağıza aktarılan bu gelenekten en az istifade etme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kuşak var karşımızda. Bu sebeple masal deyip geçmemek gerekir. Masalların eğlenme, eğlendirme, hoşça vakit geçirme işlevinin yanında toplum kurallarına ve değerlere destek verme, kültürü gelecek kuşaklara aktarma, toplumsal ve kişisel baskılardan kaçıp kurtulma gibi farklı işlevleri de bulunmaktadır. Çocuk gelişimi açısından masalların birçok faydası bulunmaktadır. Öncelikle masal anlatan ile dinleyen çocuk arasında canlı bir iletişim vardır. Yani günümüzdeki gibi bilgisayarlar veya sosyal medya araçları üzerinden kurulan sanal bir iletişim şekli yoktur. Çocuk burada anlatıcının jest, mimik, ses tonu, vurgu, duraklama, beden dili gibi tüm dışarıdan görülebilecek davranışlarını izlediği gibi bunların arkasında gerçekleşen duyguları da hisseder. Bu sayede masal dinlerken sadece zihinsel bir aktarım değil aynı zamanda duygusal bir aktarım da meydana gelir. Bu aktarım sırasında çocuğun tam anlamıyla aktif olduğunu söylememiz gerekir. Masalı anlamak adına zihinsel faaliyetlerini harekete geçirirken, masal kahramanlarıyla ilgili hayaller kurarak duygusal dünyasını harekete geçirmiş olur. Olayların akışı içerisinde doğruyu-yanlışı, iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini farkına vararak bunlar arasındaki farkları öğrenmiş olur. Zaten masallara bakıldığında da daha çok kardeşlik, yardım, mütevazı olma gibi insani değerler ve erdemler, aile ilişkileri ve aile yapısı, sağduyu, empati, akıl gibi sosyal, psikolojik, bilişsel ve ahlaki gelişim alanlarıyla ilgili söylemlerin olduğu dikkati çekmektedir.
Masallara bakıldığında olumlu ile olumsuzun bir mücadelesi sürüp gitmektedir. Haklı ile haksızın, zenginlik ile yoksulluğun, adalet ile adaletsizliğin, güzellik ile çirkinliğin yani zıt kavramlarla özdeşleşen kahramanların mücadelesi dile getirilmektedir. Bu mücadele ise genelde iyiden, güzelden, haktan, akıllıdan yana sona ermektedir. Her ne sıkıntı, zorluk, aksilik, problem yaşanırsa yaşansın bunlar çözümlenir ve artık yenileri yaşanmaz. Her gecenin bir sabahı, her güzün bir baharı olduğu vurgulanarak, çocuğa zorlukların üstesinden geldiğinde onu bekleyen güzel günlerin olduğu hatırlatılır, her zaman umut aşılanır. Yalnız bu boş bir umut değil, insanın kendi iradesiyle, çabasıyla, gücüyle, gayretiyle, aklıyla kazanılmış, bir anlamda hak edilmiş bir umuttur. Hedeflerine ulaşmada azimle, korku ve umutsuzluğa düşmeden, sabırlı olmayı; karşılıklı ilişkilerde paylaşımı, merhameti, sevgi ve saygıyı; kıskançlık gibi insanı kemirip bitiren hasletler yerine şükretmeyi, kanaat etmeyi, alın teriyle kazanmayı öğreterek çocuğu hayata hazırlar.
Masallar, çocuklara verilmesi gereken soyut ders ve öğütlerin somutlaşmış, ete kemiğe bürünmüş halleridir. Masal yardımıyla çocuk soyuttan somuta yani hayalden gerçeğe bir geçiş yapar. Gerçeği kendi kafasında canlandırdığı öznel hayallerle somutlaştırır. Masal dünyası çocuğun içsel dünyasına hitap ettiğinden ve bu dünya çocuğa zevkli ve cazip geldiğinden, çocuk bir anda kendini masal dünyasında bulur ve orada yaşamaya başlar. Masal dinlerken o, bir başka alemdedir. Masal dinlenmiyor artık yaşanıyordur. Bir başkasının masalı olmaktan çıkmış bizzat onun malı haline gelmiştir. Böylece masalda verilmek istenenler de onun şahsi malı olmuştur. Çocuğun kendi yaşadıklarını, kendi kabullerini, kendi hayallerini kabul etmesi ve içselleştirmesi artık daha kolaydır. Masallarda korkak-cesur, tembel-çalışkan, akıllı-aptal, dürüst-sahtekar, adil-zalim gibi zıt insan tipleri karşı karşıya gelmektedir. Masallardaki iyi nitelikler güzelde, haklıda; kusurlar ve kötü nitelikler ise çirkinde, haksızda bulunur. İyiler ödüllendirilir, kötüler ise cezalandırılır, iyiler kazanır, kötüler kaybeder. Bu zıt karakterlerle örnek alınacak ve sakınılacak tutum ve davranışlar arasında net bir çizgi çizilir ve çocuğun bunları ayırt etmesi sağlanır. Böylece çocuk kazanan ve ödüllendirilen tarafta kendini konumlandırması gerektiğini öğrenir. Çocuğun dil gelişiminde genetik yatkınlığın yanı sıra öncelikle anne ve aile fertleri, sonrasında ise yakın çevre ilişkileri ve kültürel faktörler de rol oynar. Masallar aynı zamanda çocuğun ana dilinin gelişimi için de zengin fırsatlar tanır. Atasözleri, deyimler, ikilemeler, uyaklar, benzetmeler gibi dilin incelikleriyle donanmış zengin masallar, çocuğun ana dilinin ve hayal gücünün gelişimini sağlar. Ayrıca kelime hazinesini geliştirir, dinleme-anlama becerisine katkıda bulunur, olaylara farklı açılardan bakmayı öğreterek yaratıcılığı ve merak duygusunu geliştirir. Teknolojik bombardımanla birlikte günümüz çocukları, istenmeyen rol modellerle de sıkça karşılaşmaktadırlar. Televizyonda, internette kontrolsüz bir şekilde karşılarına çıkan karakterlere öykünüp örnek almaktadırlar. Masallar çocuklarımızın toplumun değer yargılarıyla bütünleşmiş kahramanlarıyla özdeşim kurarak sosyalleşmesi ve sağlıklı kimlik edinimleri için önemli bir kaynak olarak karşımızda durmaktadır. Ayrıca kazandırılmak istenen değerlerin küçük yaşlarda yer edinmesini adeta çocukta kökleşmesini sağlaması bakımından da çok değerlidir. Son olarak size bir masal örneği vererek masalın arka planında neler verilmek istendiğini irdelemeye çalışalım. Masalımız, Binbir Gece Masallarından biri olan “Ali Baba ve Kırk Haramiler”. Masalımızın ana kahramanları Ali Baba adındaki bir fakir oduncu ile paragöz zengin kardeşi Kasım. Masalda rastlantı sonucu ünlü bir eşkıya çetesi olan Kırk Haramilerin gizli hazinesini bulan Ali Baba’nın ve ailesinin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Bu masalda da iki zıt karaktere şahit olmaktayız. Bir tarafta dürüstlüğü ve sadakati temsil eden Ali Baba, diğer tarafta hırslı ve açgözlü Kasım. Masalın sonunda ahlaki erdemlerin galip geldiğini görmekteyiz. Aç gözlü olmak, haram yemek başa bela getirmiştir (Kasım’ın öldürülmesi). Zekâ kuvvete üstün gelmiştir (Ali Baba’nın kızının/karısının haramilerin planlarını bozması). Kötülükler cezasız, iyilikler ise ödülsüz kalmamıştır. Masalın bir yerinde Ali Baba’nın eşeğine iyi davrandığı ve ona gereğinden fazla yük yüklemeyerek hayvanlara nasıl davranılması gerektiği ve hayvan sevgisi de anlatılmaktadır. Masalda ayrıca Allah’a inanma, tevekkül etme, kadere inanma, şükretme gibi dini temalar işlenmiştir. Masalın ana fikri helal yollarla kazanılmayan zenginlik sahibine hayır getirmez, saadeti getiren ise ruh zenginliğidir şeklinde özetlenebilir.
Son olarak; Gökten üç elma düştü, biri bana, biri okuyanlara, diğeri de bütün çocuklara olsun. Çocuklar ersin muradına bizler çıkalım kerevetine, Kalın sağlıcakla...
Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.