Çocuk Ebeveyn Çatışmasında Ebeveynin Bilinçdışı Rolü

Çocuk Ebeveyn Çatışmasında Ebeveynin Bilinçdışı Rolü

Ebeveyn olarak çocuğunuzu kendi deneyimleriniz veya yaşantınızdan kaynaklı olumsuz aktarımlarınızdan koruyabilmeniz oldukça önemli.

Pskt. Arzu Gürcan Göksu

Pskt. Arzu Gürcan Göksu

Duygusal zorluklar ya da evliliğinizde sorunlar bulunma ihtimali, sizin eşinizden ya da yakınlarınızdan geçmişte/şimdi talep edemediğiniz isteklerinizi çocuğun talep etmesi ve elde edebilmesi bilinçdışı davranışlara sebep olabilir.

İnsanın yaşamı boyunca başkalarıyla kurduğu ilişki biçimini belirleyen ve çocukluk döneminde deneyimlemesi gereken en temel duygudur biriciklik duygusu. Çocuk anne ve babasının en kıymetlisi olduğuna inanmamış, kabul edildiğini hissetmemiş ve değer görmediğine inanmışsa, sonraki yıllarda kimsenin kendisini sevdiğine, kendisine değer verdiğine inanmama eğiliminde oluyor.

Bu sebeple çocuğun tüm duygularını, becerilerini zorlanmalarını, yeterlilik ve yetersizliklerini, hassasiyetlerini olduğu gibi kabul etmek gerekir. Onu yargılamadan, eleştirmeden, tüm özellikleriyle onun “birey” olduğunu idrak edebilmek ebeveynliğin önceliklerindendir.

Çocuğunuzla çatışmalı ilişkiniz varsa, ağlaması veya ağlama şekli gibi bazı davranışlarına ve tutumlarına karşı tahammülsüzseniz, hatta bazen sevincini gösterme biçimi anlam veremediğiniz şekilde sizi rahatsız ediyorsa, bu aktarımlarınız yani bilinçdışı tutumlarınızla ilgili olabilir.

Çocuğunuza diğer ebeveyne nazlanarak istediğini aldırabildiği için kızıyor, hatta araya girip eşinizi ondan korumak için çocuğu siz ikna etmeye ya da eşinizin sınırları koruyamadığını düşünerek çocuğu eşinizden korumaya çalışıyor olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda aslında ‘tatmin edilmeyen, mahrum bırakıldığınız birçok duygunun’ çocuğa aktarımı söz konusu olabilir.

Örneğin; ihtiyaç duyulan eş ilgisinin daha çok çocuğa yönelik olması, çocuğun her talebinin kabul görmesi, istediği her oyuncağın diğer ebeveyn tarafından alınması gibi davranışlar karşısında hissettiğimiz olumsuz duyguların çoğu zaman çocukla bir ilgisi yoktur. Duygusal zorluklar ya da evliliğinizde sorunlar bulunma ihtimali, sizin eşinizden ya da yakınlarınızdan geçmişte/şimdi talep edemediğiniz isteklerinizi çocuğun talep etmesi ve elde edebilmesi bilinçdışı davranışlara sebep olabilir. Farkına bile varmadığınız ve çocuğun ihtiyacı olan birçok duyguyu bu gibi sebeplerle, bilinçdışı şekilde ondan esirgiyor olabilirsiniz. Bu durumda yapılabilecek en iyi şey durup sizi tam olarak neyin rahatsız ettiğini fark etmek ve bunun size tam olarak ne hissettirdiğini bulmak olacaktır.

Aktarım dediğimiz olgu; farkında olmadığınız yaralarınızdan kaynaklı, acı veren, sebebini bir türlü anlamadığınız ancak memnun olmadığınız halde değiştiremediğiniz ‘davranış’ kalıpları olarak tanımlanabilir. Ebeveyn olarak çocuğunuzu kendi deneyimleriniz veya yaşantınızdan kaynaklı olumsuz aktarımlarınızdan koruyabilmeniz oldukça önemli. Çocuğa aktarımlarınızın önemi; çocukla ilişkinizi etkilemesi ve çocuğun hayat boyu başkalarıyla ilişkisini belirleme gücüne sahip olmasından geliyor.

Ebeveyn olmak yaralarını fark edip tedavi edememiş yetişkin için önemli bir şans olabilir. Ebeveyn olduğunuzda çocuğunuzla yaşadığınız çoğunlukla masum, anlamsız çatışmaların ardından gelen pişmanlık ve çaresizlik duyguları durumu sorgulamanızı sağlar. Yaşanan sorunların kaynağı, çoğunlukla çocukların terapiste götürüldüğü zaman ortaya çıkar. Terapilerde çoğu zaman çocukla yaşanan sorunların iyi olmayan çift ilişkisi, kendi yaralarını bazen de marazlarını fark edememiş yetişkinlerin/ebeveynlerin istem dışı yarattığı sancılardan kaynaklı olduğu ortaya çıkar. Bu gibi dönemlerde ebeveyn tarafından kabul görmeyen çocuğun, kabul edilme ihtiyacı artar. Ebeveynden istekleri ve talepleri giderek artan çocuk, umutla ebeveynine daha çok sarılır. Çocuk bu dönemde; mızmızlanma, nazlanma, inatlaşma gibi çeşitli ve çelişkili davranışlar sergiler. Yaratılan olumsuz atmosferde tutunacak bir dal arar. Kabul görmediğini hisseden çocuk, kabul görmesini engelleyen, sevilmesine izin vermeyen ebeveyninin çıkmazlarıyla büyür.

Çocukla ilişkide olumsuz davranışı durum olarak ele almak, duyguyu ise kabul etmek esas şifalandırıcı tutum olacaktır. Sağlıklı tutumlar sergileyebilmemiz için kendi aktarımlarımızı zorluklarımızı fark edip arkamıza almak ve çocuğu olduğu gibi görebilmek gerekmektedir. Ancak kendi belirlenimlerimizle çocuğa baktığımız yerde çocuktan çok daha biz varız. Baktığımız yer de kızgınlıklarımız kırgınlıklarımız, tatsız duygularımız, eksik bırakılmışlıklarımız oluyor. Acımasızca öfkelendiğimiz, yargıladığımız nihayetinde kendimiziz. Sevemediğimiz kendimizden başkası değil maalesef…

Önemli Hatırlatma

Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.

İlgili Makaleler