Çocuklara Doğru Sınır Nasıl Koyulur?

Çocuklara Doğru Sınır Nasıl Koyulur?

Aile, çocuk için sınırlar oluştururken, onun yaşayacağı alanı güvenli bir şekilde tanımlamaya çalışır.

Hatice Kübra Arslan Durna

Hatice Kübra Arslan Durna

Ebeveynler çocukları için sınırları oluştururken, çok esnek ya da çok katı bir tutum içinde olabiliyor.

Uzman Klinik Psikolog Hatice Kübra Arslan Durna

Sınırlar konusu her daim insanoğlunu ilgilendiren temel konulardan biri olmuştur. Kimi zaman ülkelerin sınırları olarak, kimi zaman kişilerarası mesafe olarak, kimi zaman da ailelerin çocuklarıyla kurduğu ilişkide sınırlar hayatımızın merkez üssü hâlini almıştır.
“Sınırlar neye göre kime göre” sorusu, dilimize oturmuş klişelerden biri haline gelmiştir. Sınırların temelinde yatan şeyin güvenli bir alan çizmek olduğu kanaatindeyim. Nasıl ki bir ülke sınırlarını çiziyorken kendi yaşam alanını güvenli kılmaya çalışıyorsa, bir aile de çocuğu için sınırları oluştururken onun yaşayacağı alanı güvenli bir şekilde tanımlamaya çalışıyor demektir. Bu tanımlamanın aksine kimi zaman gördüğümüz veli ya da danışan profillerinde sınırların yanlış tanımlandığını görebilmekteyiz. Bazen kişiler çocukları için sınırları oluştururken, çok esnek ya da çok katı bir tutum içinde olabilmekteler. Ya da tutarsızlıklarıyla, çocuğun sınırlar konusunda kafa karışıklığı yaşamasına neden olmaktalar.
Sınır tanımayan çocuklarda sıklıkla gördüğümüz anne baba profilleri ya kendi içlerinde ya da çocuğa uygulamalarında tutarsızlık gösteren bir profil çizmekte. Örneğin, anne çocuğun kendisi yanında olmadan sokağa çıkmasına izin vermiyorken, baba buna izin veriyor. Ya da anne baba bugün çocuğa kendileri yanında olmadan sokağa çıkamayacağını söylerken, yarın çıkabileceğini söyleyebiliyor. Bu durumda çocuk sınırlar konusunda net bir şey anlayamıyor ve kendi istekleri doğrultusunda sınırları zorlayabiliyor. Bunun yanında sınır çizerken çocuklarına karşı çok esnek, aşırı geçirgen davranan kişiler de çocuğun sınır konusunda sorun yaşamasına neden oluyor. Genellikle aile apartmanlarında oturan kişilerde (çocuğun dede nine tarafından devamlı pohpohlandığı, anne babanın hükümsüzleştirildiği aile yapısı), uzun süre beklenen bir bebek olması hâlinde (uzun çabalar sonucunda dünyaya gelmiş bebekler, tüp bebek vs.) ya da çocuk merkezli düşünen ailelerde çocuğa sınır koymada zorluklar yaşandığı görülebilmektedir. Bu tip ailelerde çocuğun her istediği yapılır, ‘Leb’ demeden ‘Leblebi’ getirilir. Çocuk anne-baba, anne-baba ise çocuk hükmündedir. Terapi odasına “Bizi hiç dinlemiyor, hep kendi istediği olsun istiyor.” yakınmalarıyla gelen anne babalar bu grupta yer alabilmekteler.
Bunun tam tersi durumda ise çocuğun ihtiyaçlarının yok sayıldığı, sadece anne babanın kendi otoritesini sağlamak amacıyla tamamen kapalı sınırların olduğu bir başka anne baba profilinden bahsedebiliriz. Bu gruptaki anne babalar çocuğun ihtiyaçlarını, farkındalığını, sorumluluk alma kapasitesini göremeyerek kendi duygu ve düşüncelerini daha ön planda tutarlar. Örneğin, bir çocuk odasında ya da ona ayrılan alanda oyuncaklarını dağıtarak oynamak istiyor ama annesi ya da babası çocuğa devamlı müdahale ederek bu görüntünün onları rahatsız ettiğini söylüyorlar. Çocuk da okulda ya da arkadaşlarının evinde eşyalarını oraya buraya özensizce koyuyor. Bu tip durumlarda çocuk otorite varlığında otoriteye uyum sağlar gözükse de otoritenin olmadığı yerlerde bu örnekte de görüldüğü gibi sınır dışı davranabilmek amacıyla uç davranışlar sergileyebiliyor. Bu örnek üzerinden konuşulacak olursa, anne baba çocuğa belirli bir alanda oyuncaklarını dağıtabileceğini, ancak oyuncakları toplama görevinin de kendisinin olacağını belirtmelidir. Eğer çocuk toplamazsa, bu durumda bu kadar dağınıklığı toplamanın onun için zor olduğu ve bunun yerine birkaç oyuncağıyla oynadıktan sonra diğerleriyle sırasıyla oynaması gerektiği anlatılabilir. Bu tipteki anne babalarla görüşmede kendilerinin de çok farklı bir anne baba profiline sahip olmadığını ve katılıklarının onların normali olduğunu görebilmekteyiz. Ya da aşırı katı olan anne babaların, yaşanılan çevreye güven duymadıkları için çocuklarını bir fanus içinde yaşatma eğiliminde olabildiğini gözlemlemekteyiz. Örneğin, liseye giden bir gencin arkadaşıyla dışarıda nerede yemek yiyebileceğini bilmediği, sadece bir arkadaşa bağımlılık geliştirdiğini, devamlı okul-yurt arasında geçen bir yaşam tarzı olduğunu düşünün. Buradaki anne baba profili de çocuğu güvensizlik kodlarıyla yüklemekle birlikte, onun yaşam alanını dar bir çerçeveye sığdırmaktadır. Buradaki sıkıntı da uç davranışların çocukta yer edebileceği ihtimalinin yanında çocuğun kendi içinde sert bir kabuk içinde yaşayarak içine dönmesine neden olunabilmesidir.
Yukarıda bahsedilen anne baba profilleri ışığında görüldüğü gibi sınırların dengeli bir şekilde belirlenemediği durumlarda, çocukların toplumda içe dönük ya da uç davranışlar göstererek yaşamlarında uyumsuz profiller çizdikleri gözlemlenebilmektedir.
Görüldüğü gibi, sınırlar ne asla değişmeyen, herkese aynı şekilde uygulanabilen bir matematik formülüdür ne de anne babanın tek başına aktif olduğu bir süreçtir. Buradaki önemli nokta; çocuğun farkındalık durumuna göre sınırların esneyip daralabileceğini anne babaların çocukla kurdukları temasla şekillendirmeye çalışmasıdır. Örneğin, bir çocuk için eve girme saati çocuğun yaşına, bulunduğu çevreye, yanında kimlerin olduğuna göre belirlenen ve kimi zaman değişkenlik gösterebilen bir şeydir. Diyelim ki, bir çocuğun dışarıdan eve girme saati belirlenmiş bir saat olsun ve çocuk buna düzgün bir şekilde uyuyor olsun. Bir gün arkadaşlarıyla bir doğum gününe katılmak için bir saat daha geç eve girmek istiyor olsun. Bu durumda bu çocuk sınırları içselleştirdiği ve buna uygun yaşama konusunda sorun yaşamadığı için bu kural burada esnetilebilir. Ancak çocuk bir saatten fazla bir gecikme yaşadığı takdirde bu konuda çocuğa yaşadığı gecikmeyle ilgili henüz kendisini geç kalma konusunda düzenleyemediğini ve bir başka sefere eski saatinde evde olmasının daha doğru olacağı anlatılabilir. Bunun tersi durumda, eve girme konusunda saatine genellikle uyamayan bir çocuk için böyle ekstra bir durumda sınırların esnetilmesi gibi bir durumdan bahsetmenin çok yerinde olmadığı düşünülmektedir. Burada çocuğa genellikle eve girme saati konusunda sorun yaşadığı ve bu noktada da geç gelme konusunda kendisinin buna daha hazır olmadığı anlatılmalıdır.
Özetle, sınırları oluştururken çocuklara sorumluluğunu taşıyabilecekleri kadar güç ve kontrol verilmelidir. Buradaki amaç çocuğun sorumluluk, iş birliği, bağımsızlık, kurallara ve otoriteye saygı ve benlik kontrolünü öğrenmesi noktasında çocuğu desteklemek olmalıdır. Eğer böyle yapılırsa çocuk daha fazla iş birliğine girer, sınırları daha az test eder, kendi başına sorun çözmeyi öğrenir ve ebeveynini gerçek anlamda ciddiye alır.

Önemli Hatırlatma

Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.

İlgili Makaleler