Çocuğuma Nasıl Yemek Yedirebilirim?
Aslen beslenme dediğimiz durumun fizyolojik ve davranışsal öğelerinden evvel psişik boyutunun hem anne baba hem de çocuklar için önemi çoğunlukla gözden kaçmakta…“
Bu yazıyı gelişimlerini bir çocuk doktorunun düzenli kontrolünde sürdüren, herhangi bir fiziksel hastalık geçirmekte olmayan küçük yaş çocuklarını göz önünde bulundurarak yazdığımı öncelikle belirtmek isterim. Harici durumlarda mutlaka uzman desteğinin alınmasını önemle tavsiye ederim. Son yıllarda beslenme ve iştah fizyolojisine dair bilimsel araştırmalar ve dolayısı ile toplum bilinci gittikçe artmakta. Ancak değişmeyen tek şeyin anne babaların çocuklarının yemek yemediğine dair endişe ve yedirmeye dair uğraşları sanırım. Aslında ‘Yemek yemeyen çocuk’ dediğimizde tek bir neden olmadığı gibi, sorun olarak nitelendirdiğimiz bu durumu ortadan kaldırmaya dair tek bir çözüm yolu da yok ne yazık ki. Ancak dikkat edilmesi gereken unsurlar hakkında bilgi birikimimizi arttırmak belki işleri biraz daha kolaylaştırabilir diye düşünüyorum. Konu ile ilgili ayrıntı ve önerilerden önce anne babaların beslenme konusundaki endişelerinin temeline kısaca değinmek isterim. Aslen beslenme dediğimiz durumun fizyolojik ve davranışsal öğelerinden evvel psişik boyutunun hem anne baba hem de çocuklar için önemi çoğunlukla gözden kaçmakta. Beslenme, biyolojik bir düzlem dışında psişik bir düzlemde de yer almaktadır aslında. Tüm anne babalar tarafından, çocuğa sadece biyolojik beslenmenin yetmeyeceği bilinmelidir. Yani anne baba, bu ilişkiden (besleme davranışı) haz almalı, yürekten isteyerek gerçekleştirmelidir eylemini. Anne babanın çocuğu nasıl beslediğidir önemli olan; ihtiyaca yönelik mi, huşu içinde mi? Burada beslemeden kasıt yemeği ağzına vermek değil, yiyeceği hazırlama ve sunmaktır. Çoğu zaman “Çocuğum yemek yemiyor” ya da “Her şey yolundaydı; ama birden yemek yemeyi kesti” veya “Her şeyin tadına bakan çocuğum artık yemek seçiyor” gibi şikayetlerde bulunur anne babalar.
Çocuklar neden yemek istemezler?
Sözü edilen iştahsızlık ise Carlos Gonzales şöyle diyor: “İştahsızlık, bir çocuğun yedikleri ile ailesinin ondan yemesini bekledikleri arasındaki denge sorunudur.” Gerçekten çoğu zaman durum bundan ibaret oluyor. Ancak nedenlerine bakacak olursak önümüze çıkanlar şu şekilde sıralanabilir:
Yapısal Sebepler
Artan yaş ile yeme oranın da artacağının düşünülmesi çoğu zaman anne babaları yanılgıya düşürür. Çocuklar kimi zaman 9 ay, çoğunlukla ise 1 yaş sonrası daha az yemek yemeye başlarlar. Bunun nedeni, büyümenin ilk aylardaki hızını kaybetmiş olmasıdır. Yapılan araştırmalar yaşamın ikinci yılında çoğu çocuğun 9 aylık bir bebek ile aynı oranda ve hatta daha bile az yemek yediği yönündedir. Çünkü büyüme hızı ve harcanan enerji azalmış, dolayısıyla ihtiyaç da azalmıştır. Ancak burada bilgi sahibi olmayan anne babalar yaş artıyor, yemek ihtiyacı artacaktır, o halde porsiyonlar büyümelidir diye düşünmekte, daha fazla yemek yedirmeye çalışmaktadırlar. Bir diğer önemli nedense bireysel farklılıklardır. Kimi çocuk daha fazla besine ihtiyaç duymakta ve daha iştahlı olabilmekte. Ancak her çocuğun aynı yapısal özelliklere sahip olmaması bir sorun ya da sağlıksızlık belirtisi değildir.
Psişik Sebepler
Aile ortamındaki huzursuzluklar, yaşanan tartışmalar, ani taşınmalar, anne babanın tahammülsüzlüğü... Kimi zaman bir kardeşin geliyor oluşu veya doğumu. Çocuklar bu gibi zamanlarda anne baba tarafından sergilenen tutumlar ile ilişkili olarak kardeşin bebeksiliğine özenip, anne ile yeniden yapışık ilişkide olma ihtiyacına bürünebilirler. Bu gibi zamanlarda da yemeyi reddetme, annenin kendisini beslemesini talep etme gibi bebeksi davranışlar sergilemeye başlayabilirler. Anne babanın tutumları dolayısıyla, yemek ile ilgili aşırı hassasiyetlerini keşfeden çocuklar yemek miktarı ya da besin seçme gibi tutumlar geliştirip, ebeveynlerini kontrol altına almaya çalışabilirler.
Çocuğun yemek yememesi ne zaman sorun hâline gelir?
Ciddi kilo kayıpları, halsizlik vb. belirtiler elbette doktor desteği ve kontrolü gerektirmektedir. Ancak bedensel belirtilerin haricinde ev içerisinde yemek yemek sizler için bir eziyete dönüşmeye başladıysa ve siz ebeveyn olarak sürekli çocuğunuzun beslenmesi ile ilgili düşünceler ve endişeler ile boğuşmaya başladıysanız bir aile terapistinden veya çocuk gelişim psikoloğundan destek almanız kısa sürede yaşamakta olduğunuz durumun ya aslında bir sorun olmadığını keşfetmenize ya da kolay çözüm yolları bulmanıza yardımcı olacaktır. Besleme ve beslenme, keyif ve huzur verici olmalıdır. Ailevi temel huzursuzluk alanınız haline gelmeye başladıysa, mutfak ve sofralarınız, o zaman sorun demeyelim, fakat destek alınması gereken bir durum olduğu söylenebilir. Anne babalar yemek yememe konusunda ısrar eden çocuklarına nasıl davranmalı? Hangi sözleri söylemeli? İştahsız çocuğa yemek yedirmek için ne yapmalı? Nasıl ki diyet yaparken 3 beyaz zehir diyor uzmanlar; ekmek, şeker ve tuz için. Bizim konumuzun da 3 zehri: ISRAR, RÜŞVET ve CEZA.
Peki neler yapabiliriz?
Öncelikli olarak evde çocuk ile yaşayan diğer bireylerin yemek yeme düzen ve alışkanlıklarını gözden geçirin. Değişim istiyorsanız, önce kendinizden başlamanız gerektiğini unutmayın. Evinizde tüketilmesini sağlıklı bulmadığınız ve tüketimi halinde ana öğünlerde verdiği tokluk hissi nedeniyle yemeği reddetme davranışını kaçınılmaz kılan atıştırmalıkları evinizde bulundurmayın. Bu gibi besinler hafta sonu, SİZ UYGUN GÖRDÜĞÜNÜZDE ev dışında ya da evde fakat, tek kullanımda bitecek miktarda tüketilebilinir.
Atıştırmalık-ara öğünlerden ve ana öğün öncesi yoğun sıvı (Kutu meyve suları gibi..) tüketiminden kaçının. Çocuğunuz elbette acıkacaktır. Sürekli sormayı bırakın ve aç olduğunu dile getirmesini bekleyin. Bu sayede inatlaşma sürecinden de kaçınmış olacaksınız. Aç olduğunu dile getiren çocuğa yemeği hazırlayın; hem sevdiği hem de sağlıklı olduğunu düşündüğünüz besinler sunun. Yemeği reddeden çocukla tartışmayın. Sinirlenseniz dahi belli etmeyin. Tabağını alın ve kaldırıp, sofradaki diğer kimselerle keyifli sohbete devam edin. Daha sonra acıkırsa tekrar aynı yemeği sunun. Porsiyonları kendisinin ayarlamasına izin verin. Seçim şansı olacak sayıda yemek varsa menünüzde, seçmesine izin verin. Seçtiği takdirde mutsuz olacağınız yemekleri hazırlamayın. Yemek saatinde evde değilseniz çocuğunuzla ilk karşılaştığınızda sorduğunuz soru “Yemeğini yedin mi?” olmasın. Başkalarının yanında çocuğunuzla ilgili yaşadığınız sorunlardan söz etmeyin “Hiç yemek yemez!” gibi. Çocuğunuzla pazarlıktan kaçının ve tüm yetkinin size ait olduğunu unutmayın. Ancak sofra düzeni, kullanılacak tabak-bardak gibi süslemeye dair konularda fikrini alın ve katkıda bulunmasından mutlu olduğunuzu ona hissettirin. Beraber geçirdiğiniz bir zaman diliminde çocuğunuzdan ailenizdeki her kişi için (Anne-baba-kardeşler ve kendisi) birer resim yapmasını isteyin (Resim kağıdına), sonra bu kağıtları bir kırtasiyeye götürün ve PVC ile kaplatın. Bir sonraki öğünde çocuğunuza sürpriz yapıp sofrada Amerikan servis olarak onun resimlerini kullanın. Herkesin keyif aldığını çocuğunuza hissettirin.
Çocuğunuzu diğerleriyle hiçbir konu dahilinde mukayese etmeyin. Her bireyin gelişim hızının ve seyrinin farklı olduğunu unutmayın. Çocukların gelişimleri için çok yemesi değil, sağlıklı ve dengeli beslenmesi yeterlidir. Sizin yoğun kaygınız veya çocuğunuzun doğum sonrası geçirmiş olduğu bir rahatsızlık söz konusuysa, bir uzmandan çocuğunuzun günde kaç kalori almasının gerekli olduğunu ve hangi besin kaç kalori gibi bilgileri edinebilirsiniz. Belki bunları edinmiş olmak, belirsizliği ortadan kaldırır ve daha sakin davranmanızı sağlayabilir. Çocukların sağlıklı gelişimleri için tek ihtiyaçlarının yemek yemek olmadığını sevgi ve alakanın da besleyici etkilerinin yadsınamaz olduğunu unutmayın. Yemek yemeyen çocuk cezalandırılmalı mı? Yemek yeme, tuvalet eğitimi, okula gitme, ödev yapma vb alanlara dair hiçbir ödül ve ceza uygulamasının gerçekçi ve gerekli olduğunu düşünmüyorum. Tüm bu belirtilen yaşamsal gereklilikler zaten çocuklara keyifle sunulduklarında ve yaşamsal gereklilik olduğu yetişkinlerce kabullenildiğinde süreç sorunsuz ilerleyebilmektedir.