Çocuklara Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın Yolları
4 Ocak 2023
Kitapla, masalla, hikayeyle, tekerlemeyle vb. karşılaşmadan beş yaşına kadar gelmiş bir çocuk; kritik dönemde dilsel materyallerden yoksun bırakılmış demektir.
4 Ocak 2023
Kitapla, masalla, hikayeyle, tekerlemeyle vb. karşılaşmadan beş yaşına kadar gelmiş bir çocuk; kritik dönemde dilsel materyallerden yoksun bırakılmış demektir.
Doç. Dr. Nazife Burcu TAKIL
Doğumdan itibaren on sekiz yaşına kadar her birey “çocuk” olarak tanımlanmaktadır. Ancak çocuklarımızın dil gelişimlerini desteklemek için on sekiz yıl gibi uzun bir süremiz olduğu ve pek rahat davranabileceğimiz anlaşılmasın. Kritik dönem dediğimiz bir zaman dilimi var. Dil gelişimi için özellikle 2-5 yaş arasını kapsayan bu dönemde, dil becerilerini geliştirmek oldukça önemli. Aksi halde sonrasında çok daha fazla emek ve zaman gerektiriyor. Kritik dönemde geliştirilmesi gereken bir beceriyi sonradan geliştirmek de genellikle aynı etkiyi yaratmıyor. Bu sebeple dinleyen ve konuşan çocuğun, okuma becerisinin geliştirilmesi için ilkokula başlamasını beklemek oldukça yanlış. Kitapla, masalla, hikayeyle, tekerlemeyle vb. karşılaşmadan beş yaşına kadar gelmiş bir çocuk; kritik dönemde dilsel materyallerden yoksun bırakılmış demektir.
Dil becerileri, anlama ve anlatmaya dayalı becerileri kapsamaktadır. Yani temel olarak dünyayı dinleyerek ve okuyarak anlayabiliyoruz, kendimizi de karşı tarafa konuşarak ve yazarak anlatabiliyoruz. Ebeveynler çocuklarının okuma ve yazmayı birinci sınıfta öğrendiklerini düşünseler de aslında bu serüven, çok daha erken yaşlarda başlıyor. Söz gelimi dört yaşındaki bir çocuk, süt içmek istediğinde buzdolabını açıp meyve suyu kutularının arasından süt kutusunu seçiyorsa o çocuğun okumayı gerçekleştirdiğini düşünüyoruz. Okuma, sembollerin anlamlandırılması demek. Bu bazen bir görsel olur bazen de hepimizin bildiği gibi bir alfabe. Ancak alfabeyle tanışmadan çok önce de çocuk, alışık olduğu sembolleri/görselleri anlamlandırıp amaca uygun davranış oluşturuyorsa bunu da “okuma” saymamız gerekiyor. Dinleme ve konuşma nasıl bir ihtiyaçsa okuma ve yazma da öyle dil becerilerini geliştirmeye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi.
Henüz anne karnındayken bebeklerin, annelerinin sesini diğer seslerden ayırt edebildiğini biliyoruz. Anne karnından itibaren başlayan bu gelişim doğumla da hızla devam ediyor. Ninni söylemek, bebekle sürekli konuşmak, farklı ses tonlarıyla farklı şeylerden bahsetmek çok önemli. Bebeklerin yanında konuşulanları anlamadığına dair genel ve yanlış bir kanı bulunmaktadır. Halbuki bebeklerin zihni, neredeyse duydukları her şeyi kaydedebilecek bir yapıya sahip. Bebeklikten çocukluğa geçiş döneminde yani 2 yaş itibariyle çocuğumuz için renkli renkli güzel oyuncaklar seçerken kitap da seçmeyi ihmal etmemeliyiz. Kaç yaşında olursa olsun, bir çocuğun oyuncağa ihtiyaç duyduğu kadar kitaba da ihtiyacı var. Özellikle günümüzde, anne ve babaların çocuklarına kitap okumaları, çocukla birlikte kitabın sayfalarını çevirmeleri, kitabın resimlerini incelemeleri, “Aaa bak buradaki kedinin tüyleri ne kadar da parlak! Bu sayfadaki ağaçta saklanan maymunu görüyor musun?” gibi yönlendirmelerle çocuktaki merak ve heyecanı tetiklemeleri çok önemli. Böylece çocuk, okuma alışkanlığı kazanmak için ilk adımları atarken aslında bir yandan da ebeveynlerinin ona gösterdiği ilgiyle duygusal gelişimine de katkı sağlıyor.
Her evde bir kütüphane olamayabilir. Ancak her evde en azından bir kitap rafı olması mümkün. O rafın altına daha minik ve yere daha yakın bir raf koymak ve çocuğun seçtiği kitapları oraya dizmekle aslında çocuğun hayatını kökten değiştirebiliriz. Okuma alışkanlığının olması demek; aslında hiç gidemediği, göremediği yerleri görmek, deneyimleyemediği olaylara tanık olmak demek. Bir dilin nasıl hayat bulduğunu, kitaplar sayesinde hem duyarak hem de görerek deneyimlemek demek. Çocuğun kitaba olumlu bir tutum geliştirebilmesi için ya da kitaba düşkünlüğünün artması için yapılması gereken çok fazla şey var; ancak en temel iki noktayı söylemek gerekirse: İlk olarak çocuğun anne ve babasını ya da büyüdüğü ortamdaki rol modellerini mutlaka kitap okurken görmesi gerekiyor. İkincisi ise çocuğa “İlle de şu kitabı okuyacaksın!” demememiz gerekiyor.
Çocuk, kendine uygun olan kitaplar arasından kendine hitap edeni seçebilme özgürlüğüne sahip olmalı. Tabi bu çocuğu kitap seçiminde yalnız bırakmak anlamına gelmiyor. Bunun için önceden okuduğumuz ya da uzman tavsiyesi ile belirlediğimiz beş kitabı çocuğa uzatıp aralarından istediğini seçmesini sağlayabiliriz. Burada önemli olan, o beş kitabın farklı konulardan seçilmiş olmasıdır. Böylece çocuğunuza güvenli sınırları olan bir özgürlük alanı sağlamış olursunuz. Bu da çocuğunuzun kendisine saygı duyduğunuzu ve değer verdiğinizi hissetmesini sağlar.
Çocuğunuz kendisine verilen değer ve özgürlükle, istediği kitapla baş başa kalma şansına erişecek ve okumanın tadına varabilecektir.
Her çocuk, erken yaşlardan itibaren kitapla karşılaşmayı ve kitaplarla büyümeyi hak ediyor. Bunun için onlara örnek olmamız gerektiğini unutmayalım.
Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz.